24 Mayıs 2010 Pazartesi

On kasım sabahı

Babam Kunduracı Sadık Ahmet
1903-1988
Annem Musahocaların Emine
1908-1998
Zaman 10 Kasım günü 1938
Yer evimiz.
Hemen her gün babam sabah namazına gider namazdan sonra kahvede arkadaşları ile birer çay içip, Güneş doğacağına yakın eve gelir çorbamızı içer idik.

Gene bir sabah babam eve baya gecikerek geldi. Anam toprak güveçte ki çorbayı yer sofrasına koyarak niye çok geç geldin bey buyur otur sofraya dedi.

—Babam yemeyeceğim. Canım istemiyor. Çok üzgünüm. Kahvede de bu gün hiç kimse çay içmedi herkes ağladı.......... Dedi.
Anam ne olmuş herif çabuk söyle, meraklandırma insanı
Babam GAZİ ölmüş dedi.
Anam va. Ben bilemedim, bu ölen kimlerdenmiş, yakınlardan mı? acaba diye sorunca..,
Babam kızdı....... ya Emine senin dünyadan haberin yok, tüüü... yüzüne diyerek ocağın kenarından maşayı alıp anama vurmaya üzerine yürüyünce Anam
Mustafa... Mustafa beni kurtar aman oğlum baban dellendi diye yanıma kaçtı. Bende o zamanda 7 yaşımda falan idim. Bende yapma baba, anam cahil yazık bilemedi diye anamı maşadan kurtardım.

Anam, Babamın Gazi demesi ile bilemedi Sandıklıdan biri ölmüş zannetti. Sonra anladı. Sözcükler kuşa benzer ağızdan çıktımı tutamazsınız. Oda çok üzüldü. .... Eyvah... Mustafa gene mi yunan gavuru gelir. Halimiz ne olacak gayrı dedi.

Babam Atatürk’e hep GAZİ derdi. Anama Atatürk ölmüş dese belki bilirdi... Anam ‘’Yaa demek Atatürk ölmüş eee.... diye diye ağladı.

Bende Atatürk’ün cenazesi Sandıklı hükümet binasında zannettiğimden hükümet meydanına geldim. Çocukluk işte. O zaman hükümet şimdiki Ziraat bankasının olduğu yerde idi. O bina çok görkemli çok güzel idi. Hükümetin karşısında koca koca kavak ağaçlarının altında konağa giren çıkanlara baktım. Haberi duyan belediye meydanına o zaman ki hükümet konağının önüne geliyordu. Baya koca bir kalabalık birikti. Bayrağın yarıya indirilmesini seyretti herkes.
Baki kalan bu kubbede hoş bir seda imiş.
Yazılı kaynak: Mustafa PEKBEY
(aozeski@hotmail.com)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder