15 Mayıs 2010 Cumartesi

Kantinin Mehmet Ali

ÇANAKKALE ve İSTİKLAL HARBİ GAZİSİ
KANTİNİN MEHMET Ali’nin hayatından kesintiler.
Hava sıcaktı. Ölülerimizi gömmeye defnetmeye zaman yoktu. Savaş olanca gücüyle acımasız olarak devam etmekteydi. Bizim şehitlerimiz mis gibi koksa da düşman askerlerinin kokusu burnumuzu düşürüyordu. Kan kokusunun, ölü kokusunun baya bir farkı vardır. Bazen taraflar anlaşır ölülerimizi öyle defnederdik. Akıl akıldan üstündür bazı arkadaşlar bol, bol soğan ekmek yerdi. Kokusunu izale etsin azaltsın derlerdi. Hatta bulabilirsek sarımsak yerdik. Onlardan öyle görünce bizlerde hep beraber soğan ekmek yemeye başladık. Zaten soğan, sarımsak bulmakta savaş ortamında kolay değildi.
Babam, Kantinin Mehmet Ali amcayı anlatırken sordum.
Baba sen Kantin amcaya Çanakkale veya istiklal harbinde neler yaşamış sordun mu?
Diye sordum
Sorduğunu söyledi.
Ne dedi dedim
—Oğlum savaş yanşanmakla anlatılmaz ki. Yemen de, Çanakkale orada kaldı. İstiklal harbinde Kocatepe de yaşanılanları Cenabı Allah bir daha yaşatmasın ama....... Dedi ve Başını iki yana sallayarak uzunca bir ah çekti.
Baba ne demek istedi. Dedim.
Yorum sana kalsın dedi.
Kantinin Mehmet Ali Çanakkale ve istiklal harbinden gazi olarak döner. Maaş almak için müracaat bile etmediği gibi aklından bile geçirmez. Vatanı maaş için savunmadık ki der. Bu hususta fazla konuşmazmış.
Evlenir ama çocuğu olmaz. Çok değişik mesleklerde çalışır.
*/*//*/*/*//**/***/*/*//*
Acıvanın Hacı Ali fırıncıdır. Kantinin Mehmet Ali amcada onun işyerinde çalışmaktadır. O zamanlar herkes kendi ekmeğini mahalle fırınında kendisi yaptığından çarşı fırınının ekmeği bir ağız iki günde satılırdı. Fırından ekmeği sadece memur olanlar alırdı. Onlarında evlerinde ekmek yapma imkânı kısıtlı olduğundandı. Fırında çalışan işçinin çalışması/yevmiyesi haftada iki, üç veya dört gün olurdu. Kantinin Mehmet Ali Amca hem hamurkâr, hem kürekçi idi. İşyeri sahibi yarın ekmek çıkaralım demek için Kantinin Mehmet Ali amcaya varır. Evinde kapıya eşi çıkar.
Abla yarın ekmek çıkaracağız Mehmet Ali ‘ye deyiver der. Hanımı
Ali ağabey Allah senden razı olsun. Senin işin haftada birkaç gün Ben Mehmet Ali’me devamlı iş buldum sende başka bir çalışacak eleman ara gayim der.
Acıvanın fırıncı Hacı Ali Sorar
—Aba Hayırdır. Ne işi buldun diye sorunca
Belediye adına istasyon caddesine dikilen akasya ağaçlarını büyüyesiye kadar bakımını yapacak, koruyacak, gözetleyecek, sulayacak. Belediye görevlisi olarak çalışacak. Aman Ali ağabey Mehmet Âli’mi alma bu iş devamlı Zaten bu işi zor buldum bilirsin Kendi yağımızla kendi soğanımızı anca kavuruyoruz. Biz senden memnunuz. Ali’mi orada çalışmaya zor ikna ettim. Sen gel dersen orayı bırakıverir.
Acıvanın Hacı Ali çok sevindim aba Allah razı olsun iyi, iyi der ayrılır.
(Demek ki eskiden ağaçlandırmalarda başına adam veriliyormuş. Dikilen fidelere bakım gerektiğinden fide büyüyesiye kadar bakımını yapsın diye. O zaman Belediye Başkanı Ahmet GEVREK’ tir. Zaten bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur diye buna denmiş herhalde. Sonra o akasyaları Belediye Başkanı Nimet Özçiftçi yol genişletmesi vesilesi ile söktürdü.)
/*/*//*/*/***//*/*
Kantinin Mehmet Ali amca daha sonraları Abdilin otelin kahvesinde ocakçı olarak çalışır. Çay içmeye gelen müşterilerden birisi 3/5 ceviz getirir. Elleri ile kırmaya çalışırlar, kıramazlar. Dişleri ile de zorlarlar kıramazlar.
Bu durumu gören Kantinin Mehmet Âlinin yaşı seksendir. Ama dişleri sındı (eksiksiz, makas gibi ağzı düm düz) gibidir. Alır cevizleri kırar. Müşteriler yaşlı amcaya baka kalırlar. Kantin Mehmet Ali Amca der ki isterseniz badem getirin der. Dişlerine güveninden iddiasını beyan eder. Orada oturan lüzumsuz birisi gider 3/5 badem getirir.
Kantinin Mehmet Ali amca biraz zorlansa da bademleri hata yaptığını bile, bile ar bokuna kırar. Oradakiler maşallah dese de Aradan iki veya üç ay geçer ki kantinin ağzındaki tüm dişler dökülür.
Bu olay sonrasında Kantinin Mehmet Ali amca arkadaşı Acıvanın Ali ile sohbet ederken.
Sağlıkla şaka olmaz. Vücudunuzla iddiaya girmen der. Yaşadığı olayı anlatır. Yaşlandıkça ve deneyim kazandıkça daha az hata yapacağımı düşünürdüm. Hata insanlar içinmiş. Ama bu hatamın telafisi yok. Zaten yaş ta vardı varacağı yere değil mi? Diye hayıflanır.
Acıvanın Hacı Ali’nin oğlu Fehmi 16 yaşlarındadır. Ona döner ve Oğlum Fehmi sağlıgınız ile iddiaya girmeyin yanlış yaparsınız diye nasihat eder.
Geçmiş zaman olur ki hayali bile cihana değer. Babam bu olayı anlatırken gözleri doldu. Kantin Mehmet Ali amca fukara’i sabirindendi. İnsanın saygı duyduğu birkaç kişi vardır. Kantinin Mehmet Ali amca benim için onlardan biriydi. Nur içinde yatsınlar. Eski insanlar eski güzellikleri ile eski günlerde kaldılar. (aozeski @hotmail.com) 15.03.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder