24 Mayıs 2010 Pazartesi

Gönül ne kahve ister ne kahvehane
Gönül sohbet ister kahve bahane

SANDIKLI’NIN MİHENK TAŞLARI...
KÖLENİN AHMET
AHMET DÖNMEZ
(1905–1969)

Yer Yer:
Sandıklı...
Ulu cami karşısı...
Camlı Kahve...
Sene 1960 lar. Kahveci Kölenin Ahmet. Nam ı-değer Köle Dayı.
Haybatlı müşterileri, Galimenin Hasan, Pirenin Abdullah, Hacı İddirik, Alionbaşı, Dilsiz, Nail amca, Ulu caminin Görevlileri, Baş efendi, Güççük Omar, Dividanların Yusuf, İbişleri Abdullah, Hocazadelerin Said, Balkanın Mehmet, Çebidelik İbrahim, Aleybeyoğlu, Hoşgörük Mustafa...., (Nur içinde yatsınlar) daha kimler, kimler. Sandıklı’nın bir dönemine damga vurmuş nev-i şahsına münhasır insanlar. Hep ağır adamlar.

Köle dayı doğru laf eder, dürüst laf eder, Sağlam konuşur. Efendi adamdı girişken ve hazır cevap nüktedan idi. Köle dayı laf olsun diye konuşmazdı. Bilmediğini laf etmez. Bildiğini söylemekten geri kalmazdı. Dolayısıyla kölenin ağzına düşmeye gör denirdi.
Acele edip hemen çay isteyene eğer çay demlenmemişse çay yok der. Çay iyice demlenmeden çay vermez oluversin de demezdi. Kendisi beğenmeyince çayı beğenmedim de der. Köle dayının esas müşterileri ona çay istemez o olunca çaylarını verirdi. Bazen müşteriler ayrı, ayrı kahveye girer. Köle ağalar kahve içer der. Kahve içeceğini beyan ederlerdi. Bir kahve közde ateşe konur. Bu süre geçince ikincisi kahveye girer. Köle ağalar kahve içer der. Oda başka köşeye oturur. Derken üçüncü şahıs. Köle kızar ocakta üç ayrı cezve karıştırırken ‘’ikisi bi araya gelmez bu adamların, üçü bi araya gelmez bu heriflerin’’ diye kızgınlığını beyan ederdi. Kahve şiparişini verenlerde üç ayrı köşeye oturur. Kıs, kıs gülerlerdi.
Çay güzel demlenince
Çaylar demli
Atlar gemli
Üç kepçe şekerli diye bağırır.
Hala şeker isteyen olursa çok tatlı istiyorsan Halvacı İbanaya git havla ye derdi.

Köle Dayı sabah ezanı okunurken kahveyi açar, namazdan çıkan müşterilerin çayı hazır olurdu. Öyle görmüş, kendinden sonrakilere öyle aktarmıştı. Acıvanın fırından sıcacık pideler alınır, Hocazedelerden vita yağı gelir pidelere sürülür mis gibi çayla mermer masalarda kahvaltılar edilirdi. Arkasından cigaralar sarılır sohbet ve takılmalara başlanırdı.
Muhabbet tavsadımı, müşteriler bıdırdanmaya başlar, kaş göz hareketleri ile sıra kahveci köleyi kızdırmaya gelirdi.

Başlanırdı dedikodu kazanı kaynatılmaya. Çok geçmeden o gür ses patlardı.
—Kimse kimsenin işine karışmayacak.
Kahvede halkın diline düşen bu deyiş böyle doğdu:
—Kölenin emri var kimse kimseye karışmayacak
Ortada para muhabbeti varsa yine aynı ses:
—Herkes parasını hela da sayacak.
Kahkahalar arasında çaylar tazelenir keyifle içilir günler böylece
Sürer giderdi.
Yatsı namazından gelen müşteriler çayını içip biraz fazla
Oturduklarında
—Herkes yatsıdan sonra evine gidecek
Diye vaktin erdiğini söylemeye çalışırdı.
Zaten müşterilerde;
Uyku geldi bedene
Çağırın döşeği edene
Allah razı olsun kalkıp gidene
Diyerek usuldan, usuldan da kalkılırdı.

Bir de Müşterilerden Karacaören'li Sebzeci Bayram amca vardı. Köle dayının müşterilerdendi. Sırf Köle dayının çayını içmek muhabbete dâhil olmak için gelirdi. Bayram amca çok zaman çayı höpürdeterek içerdi. Görenler sanki çay iki höpürdetmede bitti. Ama her höpürdetmede yarım parmak ya içildi ya içilmedi olurdu.
Höpürdeterek çay içerken, Bazı müşteriler de, Köle tulumba borusu su kaçırıyor diyerek takılırlardı. Bazıları da ocasönmeyesice (ocağı sönmeyesice) diyerek söylenirlerdi. Bazıları da paçasına tiysirdiğim Bayram'ası bi çay sen içiyon gayim diye serzenişte bulunulurdu. Herkes bir âlemdi. (Ulu cami İmamı M. Başpınar)
Köle dayıya bir yabancı gelip amca şu adresi arıyorum dese/sorsa. Hemen işi bırakır sorulan adresi göstermeye kapısına kadar gider gösterirdi..
O zamanın aydın takımı ocağın yanında tekli masa vardı oraya oturur dini sohbet ederlerdi. Diğerleri de dinlerdi. Genellikle yatsı namazından sonra yarım saat filan çay içilir cennet cehennem sohbeti olur. Derin mevzulara girilirdi. Zamanda yolculuk ederlerdi.
Onları diğer masalar can kulağı ile dinler. Lüzumsuz gavaralar kesilir. Hiç çıt çıkarmazlardı.

Bide hepten matrak başladı mı kahve gırıla giderdi. Kimse kimseye lüzumundan fazla yüklenmezdi. Ama herkes şakasını anlayacak taşıyacak kişiye yüklenirdi. Bilirlerdi Sen ne söylersen söyle, söylediklerin karşındakinin anladığı kadardır diye. Halin dilini anlar, Lafın arkasını önünü düşünür, her günü bir bilmezlerdi. Bilirlerdi bir insanın bir eşek zamanı vardır bir de eşref zamanı.

Köle dayının kendi efradı bir araya geldi mi? mutlaka siyaset konuşurlardı. Siyaset konuşmak köle dayının çok hoşuna giderdi. Siyasetten hoşlanırdı.

Bir dönem muhabbet Su konusunda yoğunlaşmaya başladı.
Köle Suyu olarak anılan suyun Sandıklıya getirilme çalışmaları, Planları Köle dayının kahvede yapıldı. Köle dayı Karacaören Köyünün harman yerinden bazen orası fotbol sahası olarak ta kullanıldı. Su açılan kanallar ile depoya oradan da Hisar ve Cuma mahallesine Pink borular ile getirildi. O zamanlar suyun güzergâhında bulunan yortmaları açmak için zamanın gençleri boş zamanlarında zaman, zaman bila ücret zaman, zaman da 25/50 kuruşa çok çalıştık.(İ.Cinsel) Evlerde uzun zaman bu su kullanıldı. Bu suyun Sandıklıya getirilmesi için bizzat kendiside kapı, kapı para veya mal ürün topladı. Bu projenin hazırlanmasında ve icraatında köle hem maddi hem manevi bizzat öne düştüğünden halk o suya ‘’Kölenin su’’ diye isimlendirdi. Zamanla halk arasında ‘’köle suyu’’ olarak isim kaldı. Bu su şu anda Kızık yolu köprüsünün giderken sağ taraftaki çeşmeden ve kabak çeşmesinden akmakta olup hala faal durumdadır. Zaman içinde yortularının temizlenmesi ile su akmaya devam edecektir.

Hacı iddirik sürekli arabayla şehri dolaşır, “Ne verirsen elinle, o da gider seninle” diye hayır toplar, Pazartesi günleri toplananlar satılır su parası olarak kasaya konurdu.
Kölelerin Ahmet Lakabı, zamanında yanında köleleri olduğu için söylenir olmuş. Ve kısalarak “Kölenin Ahmet” olarak son şeklini almış.

Kahvenin müşterileri hep yaşlı insanlar olduğu için, yeri geldiğinde Köle dayı karşıdaki meyit taşını göstererek,
—Burası son durak. Buradan sonra gideceğimiz yer orası diye bir sonraki yeri işaret ederdi.
Köle dayı meyid taşını gösterince müşterilerin mılığı yıkılır, nezgin hale düşerlerdi.
Köle dayı takaze verme Allah aşkına, derlerdi.
Bütün bu konuşmalar gülüş çığrış içinde söylenir havaya uçardı. Ama şimdi düşünüyorum da hepsi mesaj yüklüymüş.

Bir gün cebimde bütün 2.50.TL ile kölenin kahveye girdim. Amca bi çay dedim çayımı masanın birinde oturdum içtim. Yorgunmuşum biraz dinlendim. Kahveden ayrılıyordum ki bütün 2.50.lirayı verdim amca bi çay deyince köle bana kızdı.
—Al len paranı. Her yanı vereceğin 10 kuruş. Para üstünü nereden bulayım ay oğlum. Bir dahakine bir çay parası fazla veriver. Dedi. Hakikaten şimdi düşünüyorum da çok ayıp etmişim. Doğrusu bozuk para vermem gerekiyormuş. (H. MUTLU 1946)
1964 Seçimlerinde köle dayı Çay Mahallesi muhtarlığını kazandı. Daha sonuçlar açıklanmadan kahvenin önünde davul çalmaya başladı. Kazandıktan sonrada o gece Kırata binerek şehri dolaştı. Tabi arkasında koca bir kalabalıkla. Tam bir hoşgörü gecesiydi.
Bu insanlar ve dönemleri kendi güzellikleri, sıkıntıları, mutlulukları ve yaşam biçimiyle geldi ve geçti. Mekânları Cennet Olsun. Köle dayı Ahmet DÖNMEZ 28.03.1905 Doğumlu olup 01.11.1969 yılında vefat eder. Hepsine Allah Rahmet Eylesin.

Kaynak: Torunu Ahmet Dönmez ve Dükkân komşuları.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder