24 Mayıs 2010 Pazartesi

GELİN VE DAMAT

Gelin Damat
* HACER ÖZÇELİK
Uncuların Fırıncı Hacer Nine
Mahallemizde Hacer Nineye sordum nasıl gelin gittiğini.
Arabaya niçin gelin arabası dendiğini
Konvoy falan oldu mu? Mezara neden gidildiğini?
O gün için ne diyebileceğini
Yaşadığı hatıralarını sordum.

Önce tebessüm etti. Gözleri boşlukta kayboldu gitti.
Baya bi bekledikten sonra... Dedi ki..
‘’Ben koca kamyonla (Commer marka kamyon) gelin gittim. Çalgıcılar acıklı, acıklı Cezayir türküsünü çaldılar. Kasanın ortasına bir eski tahta sandalye beni sandalyeye oturttular. Akrabalarım ağladı ben ağladım. Gelin hem ağlar hem gidermiş. Bende gelinli duvaklı gelin çıktım. İçyenğemle, yanımda arkadaşlarım da vardı. Bizim aileden olan içyenğem gece beni bekledi.

Damat dedim.
—Ne damadı dedi. Ben onu ilk gecemizde gördüm. Gelin damadı damat gelini ilk defa koltuk denilen odada görüşürler. Damat gelinin yüzünü acar. Yüz görümlük verir. O zamanlar gelin tacı vardı. Herkes de gelin tacı yoktu. Olmayanlar olanlardan kiralardı. Hısım akraba da var ise ödünç alınırdı. Gelin tacı süslü yanlarından simli gösterişli görkemli idi. Gelin tacı İtina ile alınır kullanılır ve bir helal getirmeden teslim edilirdi.
Ya beğenmeseydin damadı, Hacer ana.dedim de biraz kızarak
Ana baba evladı için kötü bir şey beğenmez. Kiminle evleneceğine sen değil anan baban değil Cenabı Allah yazar. Kullar ona rıza gösterir.
Yağmur ne zaman yağacak
Ana karnındaki çocuk kız mı oğlan mı?
Yarın ne olacak, kiminle evleneceksin..
Yarının sahibi Allah... Dedi ve Gülerek o günleri anlatmaya devam etti.
Sonra Eşim merdivenin altında beni görcem diye saklanmış.
Örümcek yuvası toz, toprak olmuş üstü başı. Damadı, oğlanı falan görmek yoktu eskiden görücü usulü ile evlendik bizler. Zaten Davul dengi dengine çalar. İsabetsizlik çok nadirdir.
Neden arabaya gelin arabası dedim.
Zaten arabada damat olsaydı gelin arabası demezlerdi. Başka isim bulunurdu. Arabada o zamanlar sadece Gelin olduğundan gelin arabası deniyor. Şimdi oğlan, anası, babası, kardeşi, abisi, ablası, teyze, dayı, amca, hala vs. herkes kız evinde. Beni Gelin almaya kayın babam geldi. Babam elimden yapıştı kayın babama teslim etti. Kilimlerin arasından kamyona bindim. Kilimlerin arasında kamyondan inip evimize girdim.

Ne kilimi diye sordum.
Gelin arabaya binerken, inerken nazar değmesin diye geleneğimiz diye kilim haba gerilirdi.
Sende hatırlarsın oğlum eskiden mahremiyet vardı, şimdi gelinler yarı çıplak bet berket olmuyor işte. Şimdi düğün salonuna gitme eskilere göre değil. Herkes hamamda gibi yarı çıplak olmuyor. Bize uymuyor.
Neyse.. Dedim devam etti.
Kayınbabamın elini öptüm.
Bana 3 mecidiye verdi (60.kuruş) verdi. Eş dost akrabalarda para verdi. Adettendir. O paralar gelin şayet varsa bir almak isteyip de alamadığını alsın diye veriliyordu.
Ben baktım..
---Ne oldu. Dedi gülerek
O zamanda ben koca kamyonla gelin gittim diye böbürlenmiştim/havalara girmiştim. Dedi başını sallayarak

Sadece bir kamyon mu vardı? Konvoy falan..olmadı mı diye sordum.
--Hadee sanki başka arabalar vardı da (dedi gülerek). Şimdiki gibi taksi minibüs falan nerde.. Şimdi konvoy işi fuzuli her şeyin bir hesabı var unutma. Bizim zamanımızda Kamyona binen bindi binemeyen yaya oğlan evine kadar yürüdü. Ben kamyonla gelin gittim. O zaman yaylı araba, at arabası, fayton ile gelin almaya gelinirdi. Bir iki at arabası, yaylı, fayton oldu mu tamamdı.

Mezara da gittiniz mi? Diye sordum.
—Bak oğlum Ali. Her genç kız evinden beyaz gelinlik ile çıkar. Hayatın sonu da beyaz kefenle mezardır. İşte bunu hatırlatmak için gelin baba evinden eşinin evine giderken mezara uğramak adettir. Son durak burası iyi geçin, kötü geçin ama geçin geçinsen de geçinmesen de geleceğin yer burasıdır. Bil de ona göre yaşa. Eşine, kayınvalidene, kayıntana, itaat et demek isteniyor. Kabir ehlide geleni gideni, olanı biteni görür, anlar ama cevap veremez belki de verir ama bizim onu anlama durumumuz yok. Gelin olan bir kızın gelinlik ile ölen yakınına ziyareti yanlış mı? Evlenen oğlan damatlık ile ölen bir yakınına ziyareti kadar anlamlı ne olabilir ki. Bu mürüvvet sevgiden ileri gelir. Anlamı böyle işte bence. Başka anlamı var mı bilmiyorum.

Bu kabir ziyareti çok mu tuhaf peygamber efendimizde kabirleri ziyaret edin diye buyurmuyor mu? Ali oğlum bak kabir insanı yumuşatır. Ölülerini ziyaret et. Onları sevindir. Onların senin okuyacağın bir elama bir kuluye ihtiyacı var. Oku ki kabir azabı varsa hafiflesin yavrum.
Tamam, Hacer Ana devam edelim.
Mezarı konuşmak ne kadar zor yaaa.. dedi gülerek.
Gelin girdiğin evde bir gün o evin anası olacaksın. Önce gelin, sonra ana, büyük gelin isen kayınvaliden ölünce o evin sahibi sensin. Sabır ile koruk helva olur. İyi gününde kötü gününde birbirinize sadık kalın denmiyor mu? Biz demedik yaşadık. Varlığa şükrettik yokluğu sabır ettik. Ne dalgalar atlattı şu garip başımız. Evlilik çok mukaddes bir müessesedir. Bir ortaklıktır. Hani iki kişi ortak olunca üçüncü Allah’tır. Bu kanaatimce evvela evlilik için geçerlidir. Ben pek ince bilemem. 80 nime yaklaştım. Herkes gördüğünü beğenir doğru. Ama hayat sürprizlerle doludur.
Ben biraz tebessüm etmiştim.
Ne gülüyon..dedi ve devam etti.
—Ben sana 60 sene öncesini anlatıyorum. Şimdiyi değil. Ben şimdikileri zaten anlayamıyorum ki. Küs gitmek boşanmak eskiden çok nadirdi. Yok gibiydi. Allah boşanmayı zaten istemiyor. Boşanana da toplumda iyi gözle bakmazlardı. Allah iyiyi lütfeylesin. Gidişimiz hayra alamet değil. Ali değişmeyen neyimiz kaldı ki.. Sahip çıkmamız gerekenlere barik sahip çıkalım. Yoksa hesabı zor olur.

Hacer ana çok teşekkür ederim. Son sözün ağır oldu. Allah uzun ömür versin hayırlısıynan. Allah razı olsun.
13/01/2010 (aozeski@hotmail.com)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder