15 Aralık 2010 Çarşamba

İSTANBUL HATIRASI

İSTANBUL HATIRASI

Adamamatlar’ın Bekir amca ile Hıçır Mustafa amca İstanbul’a mal almak için giderler. Varı varmaz ilk defa Santral mensucata varırlar. Selam verir içeri girer. Önceki müşterilerin ayrılmasını beklerken görevli bunların çayını ikram eder.
Çaylarını içen Bekir ve Mustafa amca içeri çağrılır. Santral mensucatın sahibi Halil Bezmen müşterilere bakar isimlerini sorar. Fihristten bakar ki bu adamların ismine rastlamaz.
--Siz bizim müessesemizden ilk defamı alış verişe geldiniz?
Bekir amca cevap verir.
--Evet, biz Santral Mensucata ilk defa geliyoruz. Bizim de prensibimiz nakit alışveriş yapmaktır. Çek senet vs. kullanmayız der.
Halil Bezmen, Bekir ve Mustafa amcanın önüne bir kâğıt uzatır. Siparişleriniz hazır mı bellimi? Der. Bekir ve Mustafa amca ne sorduğunu anlamazlar. Şu kâğıda siparişinizi yazın arkadaşlar depoya baksınlar malınızı varsa hazırlasınlar der. Der ama Halil Bezmen Bekir ve Mustafa amcaya sıcak davranmamıştır. Bunun farkında olan Bekir ve Mustafa amca hadi hayırlısı diye hadiseyi oluruna korlar. Bir de bu adam ne yapacak diye sonucu merak ederler. Santral Mensucattan almak istedikleri malları liste edip verirler. Sonra Halil Bezmen ve bürosundan ayrılırlar.
Evvela güzel bir balık lokantasına giderler balık yer. Karınlarını doyurur. Oradan pastaneye uğrar birer tatlı yedikten sonra. İkindi namazını daha önce gitmedikleri tarihi bir camiye giderler. İkindi namazını orada eda ederler. Namazdan sonra biraz daha gezerler. Derken akşam namazını da başka bir tarihi camide kılar. Kendilerine güzel bir otelden yer ayırttırırlar. Derken yatsı namazını da başka bir tarihi camide kılar otele gelirler çay kahve içtikten sonra odalarına çekilir istirahat ederler.
Hâsılı velkelâm derken ikinci gün tekrar Halil Bezmenin fabrikada bürosuna varırlar. Halil Bezmen, Adamamatların Bekir Uğurlutiryaki ile Hışırın Mustafa Ülğen’in geldiğini görünce kapıya kadar gelir. Hoş geldiniz buyurun diyerek ilgi gösterir. Personelini çağırır. Çay ve yanında pasta türü şeyler bulunsun der.
Bekir ve Mustafa amca birbirlerine bakarlar. Allah, Allah dünkü Bezmen bu değil sanki diyerek yakınlık tuhaflarına gider. Mustafa amca dayanamaz.
--Halil Bey biz dün geldik. Siparişimizi yazılı istediniz, yazılı verdik. Dün bize çok soğuktunuz. Oysaki biz malın bedelini nakit vereceğimizi de belirttik. Çek veya senet kullanmayız dedik.
Yüzümüze bakmadınız. Bu gün ne değişti de hürmete layık olduk Sayın Bezmen. Şu değişimi bi izah etsen de bizde rahatlasak bilsek demi? Diyerek Halil Bezmene sorar.
Halil Bezmen müşterilerine tebessüm ederek bakar.
--Siz buradan ayrılınca falan lokantada balık yediniz. Ardından pastaneye girdiniz. Falan camide ikindi akşam namazını da falan camide kıldınız. Otelinize gittiniz. Yatsıyı da kılıp otele gelip istirahat ettiniz deyince.
Bekir amca ile birbirlerine bakan, Hışır Mustafa amca
--Halil Bey siz bizi takip mi ettirdiniz. Diye sorar.
Halil Bezmen
--Evet, takip ettirdim. Buradan şayet arka sokaklara gitseydiniz bugün size mal kalmamıştı. Anadolu’dan gelip İstanbul’da yayılanlar istediği kadar zengin olsun sonu hüsran oluyor. Bu durum bizleri de üzüyor. Sonra bana müşteri lazım değil. Bana temiz müşteri lazım. Gelelim çek senet mevzusuna ilk işlemlerde nakit çalışıp, çalışıp daha sonraki alışverişlerde çek senet verip beni içeri çekenler çok oldu. Sizler Anadolu’nun temiz insanlarısınız. En azından ilk intibaımız öyle. Ama dün sizi tanımıyordum. Bugün tanışıyoruz. Bekir amca sorar;
--Halil Bey malın karşılığı paranı nakit alacaksın niye takip ettiriyorsun. Doğrumu bu?
Bezmen
--Müşterimi tanımamın neresi yanlış, Anadolu insanı İstanbul’a geldi mi kapalı alandan çıkmış vahşi at gibi burada ne yaptığını bilmiyor. Cebinde de para olunca harcıyor. Para kalmayınca alacağı malı senetle çekle alıp, memleketinde işi de ortak ise babası ile kardeşi ile veya arkadaşı ile çok büyük sorunlar ortaya çıkıyor. İşte ben bunların benimle ilgisini kesiyorum. Takip etmekle. Onlar benim müşteri listemde olmuyorlar. Çek dedin de çek karşılıksız çıktımı benimde işim aksıyor. Çek nedir ki ez, ez suyunu iç. Tahsil edeceğim diye Avukat, mahkeme uğraş dur. Ne mecburiyetim var. Değil mi ama?
--Valla neyse Halil Bey belki haklısınızdır. Biz malları alabilecek miyiz?
--Tabii alacaksınız. Bizim malımızdan şikâyeti bize bildirin. Malımızı alıp arızalı/defolu/hatalı olanları değiştirin. Bizde bu durumda olanlarda yenisini veririz. Bize öneriniz varsa veya ileride olabilecek tavsiyeleri bildirin. Malımızdan para kazının. Müşterimiz bizim ürünleri sorarsa bizim adımıza hareket ettiğinizi de bilin. Müşterinin talebi bizim için önemlidir. Müşteri memnuniyetine özen gösterin. O varsa biz oluruz unutmayın. Şimdiye kadar neye bizimle iş yapmadınız? Bekir amca
--Halil Bey bu güne nasipmiş. Daha öncede düşünmüştük ama olmadı.
İyi esnaflık ders verdin Haa ... Der Bekir amca beraber gülerler, sonra.
Halil Bezmen
--Estağfurullah, Hadi hayırlısı İnşallah memnun kalır devam ederiz der.
Bekir amca vay be şu iki günlük İSTANBUL HATIRASINA bak der.
08.05.2007 [aozeski@hotmail.com]
Anlatan:İsmail & İbrahim Uğurlutiryaki
******* ********

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder