17 Ekim 2011 Pazartesi

DELİ EMİN
(Süleyman SARIDAŞ)
06.05.1934 Doğumu - 17.03.2004 Ölümü

Oğlum Zakir’in düğünü vardı. Güveyi başı Cumartesi günü olacaktı. Pazar günüde gelin gelecekti. Cumartesi günü erkenden Deli Emin Çay köy deki evimize gelmiş. Ben baktım birisi ortalıkta dolaşıyor. Bi hoş geldin diyeyim diye aşağıya indim. Baktım ki Emin
-Emin hoş geldin dedim.
Emin bana kızgın kızgın bakarak
-Sen bana davetiye vermezsin ha. Dedi
Ben avut kavut oldum. Düğün günü erkenden geldi. Daha hiç kimse gelmemişti. Allah var ya ona davetiye vermekte hiç aklıma gelmemişti ama.
-Emin davetiye verecektim seni göremedim. Görseydim verirdim. deyince.
-Sen beni göremedin ama, ben senin düğün yapacağını rüyamda nasıl gördüm. Dedi.
Ben şaşkın, şaşkın bakarken
-Benim beyaz gömleği ver. Kravatı da olsun dedi.
Ben hemen evden kendime ait hiç giyilmedik beyaz gömlek ve yeni bir kravat getirdim verdim. Emin ev müsait şu odada üzerini değiştir dedim. O gitti camide üzerini değiştirdi geldi.
Biz ona yemek yemesini söyledik yemedi.
Emin
-Şimdiden hayırlı olsun mesut olsunlar. Dedi. Ben
-Sağ ol Emin dedim. O
-Sen beni çağırmazsın ha… Sen beni çağırmazsın ha… Sen beni göremedin de, ben senin düğün yapacağını rüyamda nasıl gördüm.
Diyerek ikinci kez sitemde bulundu. Biraz oturdu sonra gitti.
Biz toplum olarak böylelerine, Deli deriz de ‘’ne de ne olduğu belli olmaz…..’’
Anlatan: Osman SEYMAN-emekli öğretmen- 20.06.2011

Deli Emin sert mizaçlı idi. Birini gözüne kestirir ilerden koşar gelir omzuna tatlı sert vururdu. Sonra bişiler söylemeye çalışır ama anlaşılmazdı, Allah bilir kendince bişiler söylerdi.
Emin’in kayıtlarda adı Süleyman’dır. Ama halk Onu Emin diye bilir. Baba adı da Süleyman’dır. Başağaç kasabamızdandır. Emin Toplumda sevilen saf yürekli insanımızdır. Düğünlerde oynamayı severdi. Düğünün erken vakitlerinde düğün yerine gelir tek başına uzun, uzun oynardı. Çalgıcılar da onu tanır onun istediği /oynadığı havaları çalarlardı. O olduğu zaman düğünlerde ortalık hiç boş kalmazdı.
Çarşıda yolda birinden para istese Emin’e hemen para verirlerdi. Her zaman, herkes den de para istemezdi. Para isterken sert ifadelerle ’’Para ver ‘’ diye emri vaki konuşurdu. Bilirlerdi ki Emin’e para veren dükkanına varmadan ecir’i hasıl olurdu. Bu çok kişi tarafından denenmiş bir çok kişi tarafından anlatıldı.
Emin Afyon, Dinar, Isparta otobüslerine/minibüslerine otostop yapar biner gider, gelirdi. Bazen şoförler yer olmadığından almazdı. Ama gittiği yerde Emin’i görünce ‘’Yaa bu adam ne zaman geldi kardeşim biz bu adamı otobüse almamıştık’’ diye hayret ederlerdi. Onun için Emin’i her şoför almaya gayret ederdi. Veya şoförler Emin’e para verirler almazsa gönlünü hoş ederlerdi. Emin’i mutlu edenler yolcu sıkıntısı yaşamazlardı. Dolu dolu gider gelirlerdi. Emin’i kızdıran arabasına almayanlara ilenir. O şoförün yolda mutlaka arabası arızalanır, tekeri patlar bişiler olurdu. Bu olayda çok vaki olmuş çok kişi tarafından tevaturen de anlatılmaktadır.
Emin Başağaçlı birinin dışarıda duranlarının ölüsünü, doğumunu, kazasını, ne zaman geleceğini, yada yol da geldiğini söylerdi. Yani akrabalarının bilmediğini ilk o söylerdi. Tanıdığı bildiği birinin öldüğünü, kaza yaptığını, düğününü, yolculuğunu nereden nasıl bilirdi, hikmetin den sual olunmaz.
Birde Emin tanıdığı kişilerin hastanede yatan hastaları/hastalarını ziyaret ederdi. Hatta kendi çapında ufak tefek hediyede alırdı. Hasta Isparta, Afyon da nerede yatıyor olursa olsun giderdi.
Avrupa da çalışan kişiler Memlekete geldiklerinde Emin’e mutlaka gömlek, ayakkabı, ceket pantolon, tişört gibi bir hediye verilirdi. (Yaşar Atalay-Kahveci-Başağaç)
Çarşımızın sevimli simalarından birisi idi. Allah rahmet etsin.


Fotoğraf: Hakkı ALTAY (Başağaç Kasabası)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder