23 Nisan 2010 Cuma

YAPAGICI YUSUF ÇETİNKAYA

Yapağıcı Yusuf ÇETİNKAYA

Hazine arazisi olan Karatepeyi Mal Müdürlüğünden yaklaşık 350 dekar yeri özel orman yapmak üzere kiralıyor. Mal müdürlüğü ile Yusuf amca sözleşmelerinde kira için diktiği ağacın ömrü kadar zaman tanınıyor.
Rahmetli oraya ceviz tohumu dikiyor. Cevizin fidesini değil de tohumundan büyütmek üzere hem hesaplı olur diye tohum dikiyor. Yusuf amcaya bu işleri yaparken kızı Ayten yardımcı oluyor. Fidan dikse biraz daha iyi olurdu. Fakat tohumdan ekmesi oranın her aşamasını görmek istemesidir. Çuval, çuval ceviz alacağına yetişmiş fide de alabilirdi. Elleri ile hizmet etti, küçük fidelere. 1500 adet tutan fide vardı. Ama nasip değilmiş. Kimseye kırgın değildi. Zaten kimse de anlamadı/anlayamadı. Anlayamazdı da zaten.
Yusuf amcaya Karatepe biraz uzak olduğundan gidip gelme veya bir lazım olan araç gereç götürüp getirme zahmetli oluyor. Zaten rahmetli oraya mobilet ile gidip gelirdi.
İlk özel orman girişimini ilçemizde böylelikle Yusuf Çetinkaya yapıyor. Zaten bizi de ilgilendiren bu ilk olmalarıdır. Kızı babasını anlatırken Babam bu girişimde yalnız kaldı. İnsanlar ondan bir nevi sanki kaçtılar. Babamın sadece cevizleri vardı. Onları iyi bir şekilde yetiştirmek insanlara takılmamak, kendini oyalamak ve avutmaktı gayesi. Ceviz fidelerine teneke, teneke çaydan su çekip diplerine döktü. Baktı elle olabilecek bir iş değil kendi maddi imkânları ile kuyu kazdırdı. 150 m den su çıktı. Elektrik almak istedi kuyudan suyu çekip cevizleri sulayacaktık. Tedaş yetkilileri elektrik vermedi. Çünkü aşağı tarafında bizim tarla vardı. Dediler ki kendi tarlanı sulayacaksın onun için elektrik istiyorsun dediler elektrik bağlamadılar/vermediler. Mal müdürlüğü ile yapılan sözleşmeleri falan gösterdik, gülüverdiler. İşte o çok ağırına gitti.
Sevgili Babam yaşlı olduğundan onun arkasında kimse olmamasından dolayı derdini anlatamadı. Hâlbuki babamın çok hayalleri vardı. Burası küçük orman olacak derdi. O tepeleri çıplak görmesi onu deli ederdi. Yemyeşil olacak buraları göreceksin Kızım. Belki ben göremem ama sen senin çocukların yani gelecek nesil görecek onlara hem bir orman hem bir yeşillik hem bol ceviz yiyecekler. İyi bir örnek olacak inşallah derdi.
Rahmetliye, Yusuf amca sen buraya ceviz dikecen de gelen geçen yer toplar. Neccen o zaman derler. Ormanın etrafına tel örgümü çekecen diye sorarlar. Yusuf amca çok akıllı birisi imiş der ki.
‘’Bu ormanın etrafına tel örgü çekmeyeceğim. Bu arazinin etrafına Kuşburnu dikeceğim. Hem tel örgü vazifesi görecek hem o kuşburnunu toplayıp satacağım. Hatta marmelâdını yapabilirim diye cevap verir. Hem gelen geçen yesin ne fark eder. Toplayıp gidecek değil ya kalan bize yeter. Gören gözün hakkı vardır diyor.
Ceviz fideleri çıkıyor. Baya emek verdiğinden Canabı Allah emeğini zayi etmiyor. Ama köstebeklerde nasibini alıyor. Fidelerin bi kısmını köstebekler kökten yiyorlar.
Bu arada o arazinin üst kısmını bir mermer şirketi mermer ocağı açmak için hafriyatını ceviz fideleri olan arazinin üstüne kaktırıveriyor. Çıkan ceviz fidelerinin bi kısmı da böylece mermer şirketinin hafriyatının altında kalıyor. Çıkan fidelerin bi kısmı da böylece telef oluyor.
Yapağıcı Yusuf amca mermer şirketinden davacı oluyor. Fakat her nedense... Dava uzun zaman neticelenmiyor. Dava nice zaman sonra az bi para ceza kesilerek sonlanıyor.
Atılımcı hiç kimsenin cesaret edip yapmadığı ve uzun zaman emek isteyen bu girişimi zamanın fidanlık genel müdürlüğü hemşerimiz İsmail ÖZKAHRAMAN tarafından plaketle onurlandırıyor. Kendisine Sandıklının ağaç sevdalısı diye hitap ediyor.
Fakat ne Sandıklı halkı ne Devlet Yapağıcı Yusuf amcaya sahip çıkmıyor. Adam tek başına Hem mermer şirketi ile hem köstebeklerle hem hukukla, hem Tedaşla, mücadele edip hakkını arıyor. Ama nacar kalıyor. Son zamanlarında başka etkenlerde olsa adamı sonunda delirttik. Bu adama sahip çıkmalıydık. Onu da yapmadık. Allah rahmet eylesin. Sandıklıya has bir insan manzarası işte. Hatırası vardı. Nur içinde yatsın.
Bir vesile ile mezara gidip mezar taşlarını okurken hatırlanacaklardan olmamak dileğiyle; Baki kalan bu kubbede hoş bir seda imiş.
aozeski@hotmail.com

Kaynak: Kızı Aysel Çetinkaya, Osman Taşan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder