23 Nisan 2010 Cuma

İSMET AMCA

İSMET YORUN VE EŞİ RUS KIZI FATMA HANIM


Biz 1.Dünya Savaşında Almanlarla müttefiktik. Osmanlı-Rus savaşında esir olarak yakalananlar arasında İsmet amca da vardır. Osmanlı, esir alınan Ruslara kampta soruyor:
—İçinizde Müslüman var mı? Bu soruya, İdil-Ural Türklerinden ve Müslüman olan (Süheyla Kalaç), İsmet amca ve onun gibi onlarca kişi “evet “ diyerek cevap veriyor. İsmet amca Kazan’lıdır. Orada doğmuştur. Ruslar onları savaşta Osmanlının üzerine salar. Bu Türkler birbirini kırsın diye. Sonra Ruslar yorgun Osmanlı ordusunun üzerine başka cepheden Ermenileri de gönderirler. Bu durumu önceden öğrenen bazı Rus ordusundaki Türkler durumu Osmanlı ordu yetkililerine iletir. Osmanlı bu istihbarattan memnun olur. Osmanlı onlara, Âl-i Osmanlı’nın topraklarında istedikleri gibi mekân edinme yaşama hakkı verir.
İsmet amca o günleri Fehmi Ustaya (Babam Fehmi Özeski) anlatırken ‘’Osmanlı bize ilk defa kahvaltı verdi. Sofra da her şey vardı. Zengin sofraydı. Zeytin de ikram ettiler. Esir olan Rus askerleri olarak o güne kadar hiç zeytin görmemiştik. Şahsen ben zeytini ilk orada gördüm. Biz sofrada zeytine uzun, uzun baktık. Zeytini koyun kığılı zannettik. İçimizden de “bu Osmanlı bize koyun kığılı yediriyor” diye konuşanlarımız oldu. “Acaba verdiğimiz istihbarattan dolayı yanlış mı ettik” diyenler çıktı. Biz baya bi durgun argın hareket ediyormuşuz ki, Osmanlı askerleri durumu fark ettiler. Birisi geldi.” Hani siz Müslümandınız? Niye güzelim zeytinleri yemiyorsunuz “ dedi. Kendisi aldı zevkle bir tane yedi. İçinden çekirdeğini çıkardı masaya koydu. Bu çekirdeği yaa! dedi. Zeytinin mukaddes kitabımızda adı var. Cenabı Allah “zeytine and olsun” diyor, diye anlattı, zeytini bir kaç kez yedi. Esir olarak bizler hayretle seyrettik. O Osmanlı askeri güldü. Sonra bizlerde yedik. O hatıram aklıma geldikçe gülerim. Ama hakikaten zeytini ilk defa o esir günü gördüm, bilmiyorduk’’
Al-i Osmanlı’da serbest dolaşım ve mülk edinme hakkı olan, İsmet amca “inancımı en iyi nerede yaşarım” diye düşünür ve Medine’ye yerleşmeye karar verir. Kendisi gibi Kazan’lı aileler ile Medine’ye yerleşir. Fakat Kazan çok soğuk, Medine ise o kadar sıcak. Hava değişimi rahatsız eder. Bir de o tarihlerde Arap isyanı çıkar. Bu iki gelişme neticesinde İsmet amca Anadolu’ya geçer. Devlet muhacirlere Ayvalıktan yer gösterir. Ayvalık’a yerleşir. Birkaç sene sonra, Ayvalık ve havalisi Yunan işgaline uğrar. İsmet amca oradan da ayrılır Sultanönü’ne (Eskişehir) gelir. Burada Devlet Demir Yollarına yol işçisi olarak girer. 18 yıl burada çalışır. Bu esnada İsmet amca, eş dost tanıdık vasıtası ile eşi Fatma Hanım ile tanıştırılır, evlenirler. Fatma Hanımda İsmet Amca gibi Kazan’lıdır. O da Medine’ye ilk kocası ile gider. Fatma Hanımın iki çocuğu olur. Rahime ve Rahile isminde. Doğuşta ölen ve küçükken ölen çocukları da vardır. Onları Medine’ye defin ederler. Fatma Hanım’ın ilk eşi orada hava şartlarından dolayı kalp yetmezliğinden ölmüştür. İsmet Amcaya Devlet 18 yıllık tazminatını verir ve işten çıkarır. Devlet demir yollarında çalışırken son zamanlarında Sandıklıya gelir. Burada kalır.
Daha sonra Sandıklı’da Heybelioğlu Halil Amcanın yanında hizmetçiliğe başlar. Tarlasını sular, eker, biçer tarla işlerini ve ev işlerini görür. Eşi Fatma Hanım terzilik yapar. Heybelioğlu Halil amca fırın işletmeciliğine başlayınca İsmet amcada fırında çalışır. Heybelioğlu Halil amca fırında işçinin bir hareketine lüzumsuz şakasına kızar ve fırını kiraya verir. Fırını kiraya verirken “Oğlum Fehmi, Ata İsmet amcanı burada istihdam et. Ona 120 lira ver” der. Fehmi usta İsmet amcayı önceden tanıdığından ve dükkân komşusu olduklarından dolayı tanır. Fehmi usta “Halil Ağa 150 lira verdik kafanı yorma” deyince, Heybelioğlu Halil Ağa memnun olur. Fırını kiralayan Fehmi usta ile iyi anlaşırlar.
İsmet amca abdestinde, namazında mütedeyyin muttaki bir insandır. Namaz vakitleri oldu mu
“Oğlum Fehmi namaza müsaade edersen gidebilir miyim” Diye izin alır. Namaza öyle gider.
Fırıncı Fehmi Usta “Ata İsmet amca, Allah aşkına namaza giderken izin isteme, ezan okunurken sen her zaman izinlisin. Bizde Elhamdülillah Müslümanız bizimde inancımız ve itikadımız var. Namaz için hiç hayır demek mümkün mü” Diye her zaman için izinli olduğunu söyleyince:
—Oğlum Fehmi ben burada ücretle çalışıyorum. Senin iznin olmadan namaza nasıl giderim, derdi. Bende “namaz için her zaman izinlisin “ dedim.
İsmet amca bizde yaklaşık 4-5 sene çalıştı. Beraber çalışmaya başlayıp bir buçuk, iki sene olmuştu eşi vefat etti. Çocukları yoktu. Ata İsmet amca yalnız yaşamaya başladı. Hamur pilavını, erişteyi çok sevdiğini bilirdim. Şöyle bol sarımsaklı kaymak gibi yoğurtlu hamur aşı yaptıklarında İsmet amcaya götürürdüm. Bir bayram arifesinde evde baklava yapılmış. Yemekte de İsmet amcanın çok sevdiği hamur aşı var. Hemen üç kaynak ev baklavası bi kaba hamur aşını da başka kaba koydum koşa, koşa fırını buldum. ‘Elden gelen öğün olmaz. Olsa da zamanında gelmez’ sözüne dönmesin yemek yemeden erişeyim diye koşa koşa fırına geldim. İyi İsmet amca yemeği yememişti hazırlık yapıyordu daha. Evden getirdiklerimi mücürenin üstüne açtık. Afiyetle yedi. Biraz hamur aşı kaldı. Birde baklavadan bir kaynak ve şerbeti kaldı. Nur içinde yatsın İsmet’a ne etse beğenirsin. Fehmi kapları götür dedi. Hamur aşını baklavanın yanına döktü.
—İsmet amca neddin len, demeye kalmadı. Anladı.
—Fehmi oğlum ikisi de aynı yere gidecek, midenin işinin adı ne orada ayırt etsin dedi. Ben:
—İsmet’a biri tatlı, biri yoğurtlu sarımsaklı hiç olur mu? Dedim. O:
—İkisi de hamur, işi midenin vazifesi de bu olsun içerde ayırsın, dedi. Kaplar fırında kayıp olur. Kadın kısmının kapları değerlidir. Götür oğlum dedi.
Rahmetli İsmet amcanın hiç su içmediğini tanıyan birçok kişi söyledi. İyide usta su hayattır. Bu adam su içmiyor da ne içiyordu diye, sorduk. Herkes anlaşmışçasına çayı çok severdi, dediler. İsmet amca sebze yemeğini de pek yemezmiş et ve etli yemekleri severmiş Kazanda sebze yetişmediğinden oralarda hep et yemekleri olurmuş.(torunu Süheyla Kalaç)
İsmet amca eşinin sağlığında eve geldiği zaman çırak kızlara nasihat etmeden gitmezdi. ‘’Kızlar, terzi Fatma Hanımın çırağı evlendi de küs geldi/gelmiş geçinmiyormuş boşanacakmış, dedirtmen sizin eviniz, evlendikten sonra beyinizin yanıdır. Burada öğrendiğiniz terzilik mesleği ile ileride evinizin kırık kütük ihtiyaçlarınızı karşılamak için bu mesleği öğreniyorsunuz, yarın eşinizden lüzumlu lüzumsuz para istemen.’’ diye bizlere konuşurdu.(Tayyibe Caran)
İsmet amca, zaman zaman çırak kızlara ütü yapmasını da gösterir. Bu arada nasihat etmeden durmazdı. Din nasihatle kaim, derdi.
İsmet amca çok sağlam güvenilir bir kasadardı. Hiçbir yamuğu olmadı. Biz kendini çok sevdik. Dükkân komşuları da onu çok severdi. Konuşmasını pek sevmezdi. Konuştumu az öz kısa konuşurdu. Kasanın kilidi idi. Güvenilir adamdı. 20.05.1968 yılında vefat etti. Kabri Sandıklı’ya defin oldu. Biz ondan memnunuz inşallah oda bizden memnundur.(Fehmi Özeski)
O tarihlerde Romen, Rus veya Bulgar aile muhacir olarak Sandıklı’ya gelmişler. Bu gelen insanlar çok çalışkan kişilermiş. Genci yaşlısı kadın erkek küçük büyük boş durmaz kırman eğirir. Örgü örer. Dikiş diker. Çarşıda hamallık dâhil kolay zor her iş yapmışlardır. Bunlar Sandıklı da çalışmak için iş yok. Biz çalışmak istiyoruz deyip Bursa’ya göç etmişlerdir. Buradaki muhacirler hep beraber Bursa’ya giderler. Bunların kızları kahvelerde garsonluk yapmışlar. Bu gelenlerin içindeki bayanların bazıları kötü yola düşmüşler. Çalışmışlar. Anlatanlardan duyarız Sandıklı’da eskiden kahvelerde kızlar servis yapıyordu diye. İşte o kızlar Rus muhacir olanlardandır. Bunlara devlet emri ile Belediye, Cuma Mahallesi Karacaören yolunda Kudüm mevkiinin altında evler yapar. Orada ikamet ederlerdi. Fakat ikametleri uzun süreli olmamış. En son 1960-62’ler de göç etmişler. Onlardan bir yaşlıca bayan, evinin yanında ki bahçe sahibine gelir. Komşu “biz gitmek üzereyiz, bir daha görüşür görüşemeyiz Hakkınızı helal edin. Sizin bahçenizden izinli çok marul, ıspanak, soğan vs aldık, sağ olun verdiniz. Yok, zamanımızda yanımızda oldunuz, şu tekneyi biz Bursa’ya götüremeyiz. Götürmek istesek çok meşakkat verecek size hediye olarak vereyim, der ve verir. Tekne dört kulplu ve hiç ek ve çivi yok tek parçadan oyma olarak yapılmış olan tekneyi anama hediye etmiştir. Benim kudüm altında gördüğüm beş ev yan yana idi. Hatırladığım beş aile orada ikamet etti. Daha önce ev çok mu idi bilemiyorum. (H.Hüsrevoğlu)
İsmet amca, Damardı’na (Çakır Mahallesi Gülbahçe Sokak) giderken Hoca Fakih Camisi’nin üst köşesinde Madenlerin evde ikamet edermiş. İsmet amcanın hanımına “Rus kızı” diye hitap edilirmiş. Rus kızı çok güzel dikiş diker, birçok çırak yetiştirmiştir. Ünlü bir bayan terzisidir. Singer’in elle çevirmenli makinesi ile çalışır. Eve dikiş için gelen kadınların ölçüsünü hemen alır, gönderirdi. Terzi Rus kızı diye hâlâ hatıraları dilden dile aktarılır. Sandıklı da o eskiden üç tane Rus kızı diye şahıs vardır. (Diğer Rus kızı Lütfiye veya Rus kızı/kadını iki kişi konumuz olmadığından yazmıyoruz.) İdil Ural Türk kökenli İsmet amcanın eşinin adı Fatma hanımdır.
Fatma Hanım kendisine “Rus kızı” denmesine kızardı. Benim “Ravza-ı Mutahharada, çocuğum iki cihan serverinin komşusu, bana Rus demeyin” derdi. “Bende Türküm Müslüman’ım, Rus deyip incitmen” derdi. Selâ veya ezan okunduğunu duydu mu hemen işi bırakır. Abdestini alır namazını kılardı. Zikir ehli, çok muhterem bir hanımefendi idi. Fakat lâkap yapıştı mı bir kere bırakmaz gayim. İkinci eşi İsmet amca ile evliliğinden çocuğu yoktur.
İsmet amca ve eşi Fatma Hanım Sandıklı’da hâlâ konuşulur. Nüfus kayıtlarına o tarihlerde muhacirler müracaat ederlerse beyanlarına göre nüfus kaydı olurdu. Bunların nerede, ne zaman, nasıl, ne isimle başvuru yaptıklarını bulamadım. Fatma hanımın birinci eşinden olan kızı Rahime’den olma kızlarının nüfus kayıtları var. Ama Fatma Hanım ve İsmet amcanın nüfus kayıtlarına ulaşamadık. Orada takıldık.
Onları çırakları tanıdıkları komşuları hâlâ hayırla yâd ederler. Mezarları Sandıklı’dadır. Bu güzel insanların unutulduğu bile unutulacak. Unutulsunlar istemedik. Hatıraları var. Nur içinde yatsınlar. 10.08.2008
Baki kalan bu kubbede, hoş bir seda imiş. Gerisi yalan imiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder